Unutamayasıcalar

Eskiden yazardım.

“Yazar” olan yazar değil, “ara sıra kağıda, kaleme ve klavyeye içini döken insan”dım.

Ne oldu?

Ne mi oldu?

Bu sorunun cevabını bilseydim geçmiş zamanın hikayesini kullanmazdım. Kendisi çok umutsuz.

***
Çok şey oldu.

Ergenlik, geçmiş kaygısı, varoluş sıkıntısı, gelecek kaygısı, yurtdışı macerası, sevgili, sevdicek, sevdiğiniz ama sevmeyecek, kaçış, dönüş, kavrayış, anlayış… En önemlisi, şimdiki zaman kaygısı. Düşünün, öyle kaygılısınız ki anınızdan zevk alamadınız. Yıllarca.

***

Zaman, bu kötü alışkanlığımı bırakma zamanı. Gittiği yere kadar kaygılanmama zamanı. 

Kaygılansam da hayatı bırakmama zamanı. Umut zamanı. Yazma zamanı.

***

Bugün haksızlıklardan bahsetmek isterim.

Düşünün ki bir hedefiniz var. Vardır tabii, bunun için uzun uzun düşünmenize gerek yok. Belki de yoktur.

Neyse.

Bu hedefiniz için yıllarca, gözünüzü bir an olsun kırpmadan çalışıp çabaladınız diyelim. 

Gerçekleştirme ihtimaliniz olan gün geldi, elinizden geleni yaptınız, fakat birileri çıktı karşınıza.


Birileri.

Kim bu birileri?

Kişisel çıkar ve görüşlerini destekleyen tanıdıkları insanların emeklerini, tanımadıkları fakat bir o kadar işlerine yarayabilecek kişilerin, benim, bizlerin emeğinin üstünde tutan üstler.

Üst mevkiiler.

Anlayamadığım, mesleki olup olmadığını dahi kestiremediğim hiyerarşik düzende kimliklerini, onurlarını, mesleklerinin amacını, kısacası kendilerini unutmuş kişi, kurum ve kuruluşların kurbanı oldum bugün.

Ama bilmiyorlar.

Bunun beni daha da güçlendirdiğini, daha da büyük bir hırsla çabalamaya devam edeceğimi, bir gün beni karşılarında bulduklarında yaptıklarından pişman olacaklarını bilmiyorlar.

Beni unutmasınlar.

Unutmayacaklarını biliyorum, çünkü ne düşündüklerini ve ne yaptıklarını biliyorum.


Ben onları unutmuyorum.

Yorumlar